Sosyal Medya Kullanımının Aile İçi İletişime Etkileri

İnternetin iyiden iyiye yaygınlaşması ile birlikte, sosyal ağlar ve sosyal medya kullanımı ve ortamları vazgeçilmez paylaşım alanları haline gelmiş olup bireyler arası iletişim artık yüz yüze yapılmaktan çok, sosyal medya üzerinden gerçekleşmeye başlamıştır. Eskiden var olan iletişim uygulamaları yerini sanal ortamlarda gerçekleştirilen iletişim platformlarına, sosyal medya ortamlarına, bırakmıştır. Toplumumuzla, grupla ya da aileyle sağlıklı ve sürdürülebilir bir ilişkinin temelini iletişim oluşturmaktadır.

Sosyal medya artık tam olarak günlük hayatımızın bir parçası oldu. Çünkü sosyal medya kullanımı öyle geniş kitlelere ulaştı ki insanlar için temel ihtiyaçlar gibi bir işleve sahip oldu. Artık sosyal medyada paylaşımlarda bulunmayan ya da uzak, yakın fark etmeksizin arkadaşlarının paylaşımlarını beğenmeyen, yorum yapmayan insanlar, asosyal olma gibi bir durumla karşı karşıya kalmak üzereler.

 

Aile bir toplumun en küçük grubudur

İnsan ilk olarak aile aracılığıyla toplum içine girer. Toplumun en küçük grubunun bile zarar gördüğü bir ortamda toplumun zarar görmeme gibi bir ihtimali söz konusu değildir. Bu açıdan baktığımızda sosyal medyanın aşırı kullanımının gösterdiği zararları ailede incelemek toplumun genelini değerlendirme açısından önem arz etmektedir.  Sosyal medya açısından zarar gördüğümüz ilk toplumsal kurumumuz olan aile, iletişim eksikliği yaşamaktadır. Birbirini dinlemeyen, anlamak için herhangi bir uğraş göstermeyen insanlar birbirlerinden uzaklaşmakta, aile birbirine yabancı insanların oluşturduğu bir yapı halini almaktadır. Ailenin bütünlüğü çok önemlidir bu bütünlüğün sağlanması için insanların birbirleriyle olan iletişimi ciddi bir etki oluşturur. Birbirleriyle iletişime geçmeyen insanlar bir bütünlük oluşturamayacaktır. Bunun sonucu olarak sosyal medya kullanımının artması insanların arasındaki yüz yüze iletişimi bitirdiği için ailenin bütünlük sağlaması bir yana bir arada bulunmasını bile tehlikeye sokmaktadır.

Sosyal medya ortamları kişilerin kendilerini çok fazla ön plana çıkardıkları bir yer haline geldi. Bir fotoğrafla, bir sözle insanlar takdir görmek, övülmek, istiyor. Bu da kişilerdeki kendini beğenme içgüdüsünü besliyor. “Çocuklarımızı bundan uzak tutmak zorundayız. Onları sanal ortamda değil gerçek ortamda büyütmemiz lazım. Aksi halde her biri birer narsist olarak büyür” dedi. (Sayar, 2012). Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi sosyal medya insanı farklı bir psikolojik hale sokuyor. Bu psikoloji ile insan diğer aile bireylerinden uzaklaşıyor. Bu uzaklaşma aile kurumunun çatırdamasına sebep oluyor.

 

Sosyalleşme Ailede Başlar

Sosoyalleşme ailede başlar ve ailesi tarafından toplumsal hayata hazırlanan birey, toplumsal bütüne dâhil olmayı ailesinin ona verdiği eğitimle kazanır. Fakat sosyal medya diğer bir deyişle teknolojik araçların çoğalıp hayatın merkezine oturmasıyla değişmiş, bir dönüşüm yaşamıştır. ‘’Teknolojinin getirdiği dönüşüm sosyalleşme olgusunu etkilemiş, insanın sosyal bir varlık olarak toplumsal yaşamın içinde yer aldığı sosyal mekânların dışında ve yüz yüze ilişkilere gerek duyulmadığı web ortamlı, zaman ve mekândan bağımsız sanal ortamlarda teknolojik iletişim biçimlerine dönüşmüştür.’’ (İrge, Temmuz 2012).  Bu dönüşümün sonucu olarak ailenin toplum hayatına kazandırdığı, toplumdan ve ailesinden bağımsız, kendi içine dönük, çekingen ve kapalı bir insan tipi meydana gelmiştir. Bu tip bir insan sosyalleşme noktasında var olmakla birlikte şekil değiştirmiştir. ‘’Günümüzde kişilerarası iletişimin yerini medyalar arası iletişimin almasıyla, bireyler ağlar oluşturucu mantığın toplumsal ve ekonomik hayatın bütün alanlarını dönüştüren, sosyal yaşamın en önemli aktörlerinden biri haline gelen medya aracılığıyla “sosyalleşmek”tedirler.’’ (İrge, Temmuz 2012). Bir şekilde geleneksel, eski,  sosyalleşme yöntemleriyle sosyalleşmeyen kişiler kendi dünyaları içerisinde sosyalleşiyor ve var oluşlarını bu şekilde onaylamış oluyorlar.

‘’Kullanım süresine bağlı olarak aile içi iletişiminin etkilendiğine dair araştırmalar bulunmaktadır. O’Toole’un (2000) yapmış olduğu araştırmada bir haftada beş saatten daha fazla internet kullanan bireylerin dörtte birlik kesiminin, internetin bireylerin ailelerine ve arkadaşlarına ayırmaları gereken zamanı azalttığına inandıkları; bunların %10’unun ise internet yüzünden ev dışı aktivitelere daha az katıldıklarına inandıkları saptanmıştır.’’ (Demir, 2016). Bu araştırmadan da anlaşılacağı gibi ergenlerin fazla internet ve sosyal medya kullanmalarının, arkadaşları ve aileleri ile ilişkilerinin zayıflamasına sebep olduğu görülmektedir. Sosyal medya kullanım süresi arttıkça insan içine kapanıyor ve kendi dünyasında yeni bir yaşama alanı oluşturuyor. Büyüklere oranla teknoloji çağında büyüyen yeni nesil için yalnız kalma ve içine kapanma durumu daha anlaşılabilirdir.

Araştırmalar ve elde edilen sonuçlar ışığında sosyal medyanın yoğun bir şekilde kullanımının aile içi iletişimini etkilediği sonucuna varılmıştır. Değişen dünyada elbette bireyin sosyalleşme sürecinin de değişmesi olasıdır. Artık insanlar sabah uyandıklarında önce akıllı telefonlarını eline almakta ve sosyal medya hesaplarını kontrol etmektedir. Teknoloji ile birlikte yaşanan bu hızlı değişimle birlikte sosyal medya bağımlılığı ve iletişim sorunları günümüz insanlarını yalnızlaştırmaktadır.

İnternetin ve sosyal medyanın güvenli ve doğru kullanımının önemi giderek artmaktadır. İlk eğitim toplumun en küçük birimi aile içerisinde yer alan anne ve baba tarafından çocuğa verilmektedir. Bu sebeple anne-babaların çocuklarına karşı görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Özellikle internet konusunda ailenin çocuğa aydınlatıcı bilgiler sunması ve çocuğu olumlu bir şekilde yönlendirmesi bireysel gelişim açısından büyük önem arz etmektedir. Karan (2006: 36-38), ebeveynlerin, çocukları internetin zararlı etkilerinden koruyabilmesi adına dikkat edilmesi gereken noktaları şu şekilde sıralamaktadır:

  • Ebeveynler, çocuklara özgüven aşılamalı ve olumsuzluk teşkil edecek davranışların önüne geçilebilmesi adına çocuklarla paylaşımda bulunmalıdır.
  • Çocuklarla sürekli diyalog kurulmalı ve internet ortamında neler yaptığı öğrenilmelidir.
  • Çocuğa kişisel bilgilerin önemi anlatılmalı ve bu bilgilerin kimseyle paylaşılmaması gerektiği izah edilmelidir.

Aile içi eğitimin yanı sıra okulda verilecek eğitimler de önem taşımaktadır. Bu sebeple ailelere ve öğrencilere eğitimler/seminerler düzenlenmesi gerekmektedir. Aynı zamanda bu eğitimlerde öğrencilerin gelişimsel özelliklerine, internet ve sosyal medya bağımlılığını önleme stratejilerine ve sağlıklı internet/sosyal medya kullanımı gibi konulara yer verilmesi faydalı olacaktır. Ayrıca Bilişim Teknolojileri dersi ilköğretim başta olmak üzere bütün seviyelerde zorunlu hale getirilmelidir. Ders içeriklerinde “Güvenli İnternet ve Sosyal Medya Kullanımı” konularına yer verilerek öğrencilerin bilinçlendirilmesi sağlanabilir.

 

  Kaynaklar:

  • Sayar, K. (2012, Nisan 13). Sosyal Medya Haberleri. Aralık 11, 2018
  • İrge, N. F. (Temmuz 2012). Enformasyon Toplumu ve Toplumsal Değişim Sürecinde Sosyal Medya. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 63-87.
  • Demir, Ü. (2016). Sosyal Medya Kullanımı Ve Aile İletişimi: Çanakkale’de Lise Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi.
  • Karan G (2006) Anne Babalar İçin İnternet Rehberi, Epsilon Yayıncılık, İstanbul.
  • https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/178275

Yorum Yap